gurkan.altmisdort @ havadis.at

Bir toplumun olgunluğunu, onun tartışma biçiminden anlayabilirsiniz. Çünkü fikir ayrılıkları değil, bu fikirleri nasıl dile getirdiğimizdir bizi birbirimizden uzaklaştıran ya da yakınlaştıran. Günümüzde eleştiri, ne yazık ki çoğu zaman saldırıya, tartışma ise kavgaya dönüşmüş durumda.

Oysa eleştiri, düşüncenin aynasıdır. Farklı görüşler, doğruya giden yolu aydınlatır. Ancak bu aydınlık, yalnızca saygı ile korunur. Karşımızdakini susturmak değil, anlamak için konuştuğumuzda, tartışma bir çatışma değil, bir öğrenme alanı hâline gelir.

Unutulmaması gereken ince bir çizgi vardır: Herkes eleştirdiği bir konuyu kendi bilgi ve birikimi çerçevesinde değerlendirir. Ancak çoğu zaman kimse, o konu hakkındaki bilgisini sorgulamaz. Her bireyin yaşam tarzı, inancı, dünya görüşü ve siyasal eğilimi farklıdır; dolayısıyla her biri aynı olaya farklı bir pencereden bakar.

Bu çeşitlilik değerlidir; çünkü aynı olayı farklı gözlerle görmek, hem düşünce zenginliği yaratır hem de olayın farklı açılardan nasıl algılandığını ortaya koyar. Bu da konunun muhatabı için önemli bir fırsattır; kişinin kendi tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmesine vesile olur.

Farklılıklarımız ve hayata bakış biçimlerimiz bizim zenginliğimizdir. Bu nedenle karşımızdakinin düşüncesini, davranışını ya da eylemini eleştirmemiz kadar doğal bir şey olamaz. Ancak eleştirirken kullandığımız üslup ve gösterdiğimiz saygı belirleyici olmalıdır.

Bu noktada, özellikle dijital ortamda yapılan yorumlarda üslubun önemi daha da artıyor. Görüşleriniz, eleştirileriniz ve katkılarınız bizim için son derece değerlidir; bizi besler, geliştirir ve yönlendirir. Ancak haberini ya da tanıtımını yaptığımız kişi ve kurumlara yönelik hakaret, aşağılayıcı ifade veya küfür içeren yorumlara izin vermemiz mümkün değildir.

Fikirlerin özgürce paylaşıldığı bir ortamda, saygı sınırlarının korunması, hem ifade özgürlüğünün hem de gazetecilik etiğinin gereğidir. Çünkü eleştiri; karşımızdakini yıkmak için değil, onu anlamak ve birlikte doğruları bulmak için yapılır.

Küfürle, küçümsemeyle ya da kişisel haklara saldırarak yapılan eleştiri artık eleştiri değildir; yalnızca öfkenin dışa vurumudur. Gerçek eleştiri, karşımızdakini yok saymak değil, ona farklı bir bakış açısı kazandırmaktır.

Belki de yeniden hatırlamamız gereken şey, diyaloğun erdemidir. Bir cümleye “belki haklısın” diyebilmek zayıflık değil, olgunluktur. Fikirlerin değeri, sesimizin yüksekliğinde değil, üslubumuzun inceliğinde gizlidir.

Gürkan Altmışdört