Avusturya siyaseti yine karmaşık ve sarsıcı bir dönemin içinde. Karl Nehammer’in istifası, başarısız koalisyon görüşmeleri ve hükümet kurma krizinin ardından siyaset sahnesinde alışılmadık bir yakınlaşma dikkat çekiyor: ÖVP ve FPÖ. Ve tam da bu süreçte, Aşağı Avusturya Eyalet Başkanı Johanna Mikl-Leitner’in „İslam’a karşı mücadele“ açıklaması, bu yakınlaşmanın belki de en net göstergesi.
Bu açıklama, bir gaf mı yoksa bilinçli bir siyasi hamle mi? Cevabı, Avusturya’nın içinde bulunduğu siyasi tabloda aramak gerekiyor. FPÖ’nün uzun süredir benimsediği göçmen karşıtı ve İslamofobik söylemler, seçmen tabanında geniş bir yankı bulmuş durumda. ÖVP, bu popülist rüzgarın farkında. Ancak FPÖ’ye karşı açık bir iş birliği sinyali vermek, tabanı ve AB’deki itibarını zedeleyebileceği için daha dolaylı yollarla hareket ediyor.
Mikl-Leitner’in Mesajı: „Biz de Sizin Gibi Düşünüyoruz“
Mikl-Leitner’in „İslam’a karşı mücadele“ söylemi tam da burada devreye giriyor. Bu açıklama, yalnızca 700.000’den fazla Müslüman’ın onuruna ve haklarına saldırmakla kalmıyor, aynı zamanda ÖVP’nin FPÖ’ye açık bir daveti gibi duruyor: „Biz de sizin kadar sertiz, biz de sizin kadar İslam karşıtıyız. Gelin, hükümeti beraber kuralım.“
Bu söylem, Avusturya’nın sosyal barışını tehdit eden bir retorikten çok daha fazlasını ifade ediyor. Zira, ÖVP’nin böylesi radikal bir çizgiye kayması, merkez sağın FPÖ’nün aşırılıklarına teslim olduğunun işareti. Bu, yalnızca siyasi bir oyun değil, aynı zamanda toplumun en kırılgan kesimlerini hedef alan bir strateji.
İslamofobi Üzerinden Siyaset
Bu tür açıklamalar, FPÖ’nün yıllardır siyasi sermaye olarak kullandığı İslamofobik söylemleri normalleştiriyor. Ve bu noktada ÖVP, kendisini „ırkçılığa karşı bir denge unsuru“ olarak değil, FPÖ’nün daha saygın yüzü olarak sunmaya çalışıyor. Ancak bu yaklaşım, aslında FPÖ’ye boyun eğmekten başka bir şey değil.
Birlik Yerine Bölünme
Avusturya’nın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi kriz ortamında, siyasetin birleştirici bir dil kullanması gerekirken, Mikl-Leitner gibi isimlerin bu tür açıklamaları toplumdaki bölünmeyi daha da derinleştiriyor. Toplumun büyük bir kesimini hedef alan bu söylemler, yalnızca aşırı sağcı çevrelerin cesaretlenmesine hizmet ediyor.
Sonuç: Maskeler Düşüyor
Mikl-Leitner’in açıklaması, Avusturya siyasetinde artık maskelerin düştüğünü gösteriyor. ÖVP’nin FPÖ’ye mesajı açık: „Sizinle aynı çizgideyiz.“ Ancak bu yaklaşım, yalnızca toplumsal huzuru zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda siyasetteki ahlaki duruşun tamamen kaybolduğunu da gözler önüne seriyor.
Takke düştü, kel göründü. Ve görünen manzara, Avusturya’nın siyasi geleceği için hiç de umut verici değil.
Gürkan Altmışdört