Başbakan Kurz, Strache’nin siyasi anlayışının yanı sıra ahlaksızlığınıda'mı kopyaladı acaba?
Bir Başbakan düşünün, halkını kandıran, halkının endişe ve korkularıyla kendi menfaatleri doğrultusunda her yolu mübah gören. Evet, evet söz konusu kişi Avusturya’nın “dahi” Başbakanı Sebastian Kurz. Tabiki Korana Virüsünü ülkenin başına musallat eden o değil. Ancak, kriz gelmiş kapıya dayanmış, insanlar ölüm ile burun buruna. Bir tedirginlik, bir belirsizlik ve korku dolu bir süreç. Vatandaş tanımadığı, bilmediği bir durum ile karşı karşıya.
Tamda bu sırada halk kendini aydınlatacak, bilmediği, tanımadığı bu durumda kendisine yol gösterecek uzman kişilerin vede ülkenin en üst kademesinde bulunan kişilerden kendilerine yol göstermesini bekliyor. Hani denize düşen yılana sarılır misali, kendisine oy vermiş, yada vermemiş kişiler bile 33 yaşındaki Başbakanın iki dudağının arasından çıkacak kelimelere odaklandığı bir ortamda, hem çaresiz hemde kendisini aydınlatacak her bilgiye muhtaç olduğu bir dönemde Başbakan çıkıp kameralar önünde bilgin kişi rolüne girerek halkına yalan söylüyor. Yalan öyle bir yalanki, yenilir yutulur cinsten değil.
Halkına seslenen Sebastian,”Bu sürecin ardından herkesin bir aile bireyi Korona nedeniyle hayatını kaybetmiş olacak”, “kişiler kimi durumda aile fertleriyle vedalaşmaya dahi fırsat bulamayacak “ gibi uçuk açıklamalar yapıyor. İnsanların psikolojisini düşünmeden, göz göre göre milyonların önünde felaket tellallığı yapıyor. Öyle inandırıcı oynuyorki rolünü, bu açıklamaları yaparken sesi titriyor ve neredeyse ağlamaklı oluyor.
Akabinde, Virüs gerilemeye başlayınca yine kameralar önüne geçerek, almış olduğu önlemler sayesinde krizin gerilediğini belirterek adeta kendisini ve hükümeti kurtarıcı olarak ilan ediyor.
Siyasetin hamurunda var anlaşılan bu yalancılık. Zira, buna benzer tavır ve davranışlara Strache’den alışkın bu halk.
Ancak, kriz süresince yaklaşık 60 küsür basın toplantısı yapan ÖVP-Yeşiller hükümetinin acaba açıklamalarından hangisi gerçek hangisi yalan? Söylenenlerin hangilerine inanacağız? İnsanları korkutarak önlem alan bir hükümete nasıl güvenecek halk? Zaten çelişkiler ile dolu bir çok açıklamanın ardından gündeme gelen bu korkutma taktiği seçmene nasıl yansıyacak acaba?
Bu saatten sonra Sebastian’a artık kim inanır? Bence, Kadir İnanır ;)
Sevgilerimle
Altmışdört Gürkan