gurkan.altmisdort @ havadis.at

Vorarlberg eyalet seçimleri geride kaldı, ancak Türk kökenli adaylar ve seçmenler açısından bu seçimlerin yankıları uzun süre konuşulacak gibi görünüyor. Özellikle Türk kökenli adayların büyük partilerden aday olup, Türk kökenli seçmenlerin taleplerine uygun politikalar geliştirmemesi ciddi bir kırılma noktası olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, hem temsil eksikliğini derinleştiriyor hem de Türk kökenlilerin kurduğu partilere karşı yanlış bir konumlanmayı beraberinde getiriyor.

ÖVP ve SPÖ gibi büyük partilerden aday olan Türk kökenli siyasetçilerin önemli bir kısmı, partilerinin merkez politikalarına uyum sağlamaya çalışıyorlar. Bu partilerin, göçmenler ve azınlıklarla ilgili sert politikalar geliştirdiği göz önünde bulundurulursa, Türk kökenli adayların bu partilerde yer alması bir paradoksu ortaya çıkarıyor. Temsil ettikleri kesimin sorunlarına yeterince duyarlı olmayan politikalar geliştiren bu partilerde yer almak, Türk kökenli adayların seçmen tabanlarıyla bağını zayıflatıyor. Örneğin, eğitim, işgücü piyasasına katılım veya ayrımcılıkla mücadele gibi Türk kökenli seçmenlerin öncelikli sorunları, bu partilerin genel politikalarında geri planda kalıyor.

Dahası, Türk kökenli adayların, Türk kökenlilerin kurduğu partiye karşı yanlış bir duruş sergilemesi, bir başka önemli sorun olarak ortaya çıkıyor. Türk kökenli adayların, bu oluşuma destek vermek yerine büyük partilerin çizgisinde kalarak onları dışlamaları, göçmenler arasında bir bölünmeye neden oluyor. Bu, uzun vadede Türk kökenli seçmenler arasında bir temsil krizi yaratıyor. Zira, bu parti, özellikle azınlık gruplarının özgün sorunlarına doğrudan çözüm üretme potansiyeline sahip.

Türk kökenli seçmenler arasında sıkça konuşulan bir diğer mesele ise bu adayların kendi toplumlarından uzaklaşmış olmaları. Adaylar, seçim kampanyalarında, göçmenlerin karşılaştığı temel sorunlar yerine, partilerinin genel politikalarını ön plana çıkarıyor. Bu da, Türk kökenli seçmenlerin ihtiyaçlarına karşı duyarsız kalındığı hissini güçlendiriyor. Özellikle ekonomik sıkıntılar, ayrımcılık ve toplumsal katılım gibi konularda seçmenlerin talepleri yeterince karşılık bulmuyor. Türk kökenli adayların, bu konuları merkeze alarak daha güçlü bir temsil mekanizması kurmaları gerekirken, büyük partilerin gölgesinde kaybolmaları kaçınılmaz oluyor.

Özetle, Vorarlberg’deki bu seçimler, Türk kökenli adayların ve seçmenlerin siyasetteki yerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Türk kökenli siyasetçilerin, büyük partilerin politikaları yerine, kendi toplumlarının taleplerine odaklanmaları ve Türk kökenlilerin kurduğu partiye karşı daha yapıcı bir tavır sergilemeleri, hem seçmenlerle daha güçlü bağlar kurmalarını hem de göçmen toplumunun siyaset sahnesinde daha etkili bir şekilde temsil edilmesini sağlayacaktır.

Seçim sonuçları, Türk kökenli siyasetçilerin hangi tarafta durmaları gerektiğine dair önemli bir ders içeriyor. Büyük partilerin gölgesinde kaybolmak yerine, kendi kimlikleri ve topluluklarının ihtiyaçlarına odaklanan adaylar, Türk kökenli seçmenler için daha anlamlı bir temsil mekanizması kurabilir. Bu noktada, doğru partilerde konumlanmak ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilmek, Türk kökenli siyasetin geleceği açısından kritik bir rol oynuyor.