sinan.sahinoglu @ havadis.at

Ortalama zekâ seviyesine sahip herkesin rahatlıkla anlayabileceği çok basit bir oyuna göz göre göre alet olmak böyle bir şey işte!

Türklerin en çok yaşadığı bölge olan 10. Viyana’da, terör örgütü PKK ve YPG yandaşları “Kadına şiddete hayır” adlı bir protesto gösterisi düzenledi.

Gösteride açılan terör örgütü bayrakları ve tahrik edici sloganlar sonrası spontan olarak toplanan Türk gençleri, gösteri yapan terör örgütü sempatizanları ile kavga etmesi sonrası çok sayıda polis çıkan tartışmalara müdahale etti.

Avusturya medyası çıkan istenmeyen olaylar sonrası gençlerimizi “radikal guruplar” olarak nitelendirirken; toplumumuzu yine suçlu ilân etti.

Gösteriye verilen “Kadına şiddet” ismi elbetteki bir aldatmaca, ancak zaten bu bile oynanmak istenen oyunu çok net olarak ortaya koymuyor mu?

Ellerinde terör örgütü PKK ve YPG bayrakları ile Türklerin en yoğun yaşadığı bölgede bir gösteri düzenlemek bunun bir provakasyon olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Yapılmak istenen net olarak belli; Türklerin yaşadığı bölgede “sözde” kadın haklarını savunan bir gösteri düzenle, gösteride terör örgütü bayrakları aç, bu bayrakları görünce “Kırmızı görmüş boğaya dönüşen” Türk gençlerini tahrik ederek kendinize saldırılmasını sağla ve yapılan haberler ile mağdur rolünü oynayıp “Türkler kadın hakları için gösteri düzenleyen barışçıl göstericilere saldırdı” haberleri yapılmasını sağla ve oturup bunu keyifle ve kahkaha atarak izle!

Bunu bilmek ve ön görmek için süper zeka olmaya gerek yok, başta da dediğim gibi; ortalama zeka seviyesine sahip herkesin kolayca anlayabileceği çok basit bir kurgu.

Atılan manşetler ve Avusturyalı siyasetçilerin açıklamaları korkunç!

- “Bu entegrasyon değil, güvenlik sorunu”

- “Bu saldırganlar derhal sınır dışı edilsin”

- “Türkler kadın hakları için gösteri düzenleyen barışçıl göstericilere saldırdı”

Bu vahim ve üzücü olaylar sonrası savunmaya geçerek; “Bizi tahrik ettiler”, “Polis böyle bir gösteriye neden izin verdi” ve “Gazeteler yalan haberler ile Türkleri karalıyor” demek en basit olan yol.

Birincisi daha önceden belli olan bir gösteri için bu doğacak gerginliği öngörmek ve önlem alarak özellikle gençlerimizi oralardan uzak tutmamız gerekmez miydi?

İkincisi gerekli gereksiz bir sürü etkinlik ve proje üreten dernek ve sivil toplum kuruluşlarımız, kontrolsüz güç konumunda bulunan bir çoğu işsiz ve boşlukta olan gençlerimiz için projeler üreterek onları en azından kontrol altına alamaz mıydı?

Üçüncüsü Türk kökenliler tarafından kurulan siyasi parti ya da mevcut partiler içerisinde siyaset yapan Türk kökenli siyasetçilerimiz bu konuda bir girişim yapamaz ve bu gösterinin istenmeyen olaylara sebep olabileceğini gerekçe göstererek iptal edilmesi ya da başka bir bölgeye alınması için ilgili makamlar ile irtibata geçemez miydi?

Dördüncüsü binlerce takipçisi olan ve Viyana bölgesinde Türkçe yayın yapan haber portalları bu konuda uyarılar yapamaz mıydı?

Başta da dediğim gibi, basit gerekçeler ile suçu karşınızdakilere bulmak işin en kolay yolu; zor ancak doğru olan bu sorulara cevap bulmaktır!

Türk ve Türk kökenli siyasetçilerimizden, Türkçe yayın yapan gazetecilerimizden ve kanâat önderlerimizden bunu beklemek hakkımız değil mi?

Türk toplumu acilen şapkasını önüne koyarak düşünmeli ve “Birlik olamamak” ve “Gençlerini başı boş bırakan” bir toplum olma sorununa acilen bir çözüm bulabilmeli.

Ama acilen (!)

Saygılarımla...

Sinan Şahinoğlu