muammer.kelesoglu @ yahoo.com

Değerli dostlar. Osmanlı bir sefere çıkacağı zaman askerlerin yiyecek, içecek, giyim ve kuşamlarını düşündüğü kadar her sefer sırasında kullandığı at, deve, katır, camız ve diğer hayvanların da her türlü ihtiyaçlarını düşünür ve önceden hazırlardı. Örneğin; bugün tüm Avrupa'da en çok sevilen içeceklerden birisi olan ''kahve'' Osmanlı'nın Viyana'ya yaptığı 2.kuşatma sırasında ordunun içeceği olarak kullanılmış, yenilgi sonrası kahve Viyana'da kalmış ve daha sonra tüm Avusturya'ya yayılmıştır.

Bunun yanında Lale ve Sümbül çiçeklerinin de Osmanlı zamanında Viyana'ya getirildiği ve başta sarayın bahçelerinde olduğu kadar Viyana'nın çeşitli bahçelerinde de her yıl yerini aldığı bilinmektedir. İşte Osmanlı'nın 1. Viyana kuşatması sırasında başta at olmak üzere diğer hayvanlara da yem olarak verdiği ve bazen de öğüterek yemlerin arasına karıştırdığı ''At kestaneleri'' de o yıllarda Avusturyalıların dikkatini çekmiştir. Çünkü at kestaneleri atlara güç vermekte, doyurucu olmakta ve başta atlardaki öksürük ve nefes darlığı olmak üzere çeşitli hastalıkları da önlemektedir. Sefer sırasında aylarca ve binlerce kilometre yol alan atların bu kadar sağlıklı ve dayanıklı olması Avusturyalıların da dikkatini çekmiştir. Ayrıca; 15.ve 16. yüzyıllarda Avrupa'da henüz motorlu arabaların icad edilmemiş olması ve halk tarafından hala at arabalarının kullanılmış olması, Osmanlı'nın Viyana'ya getirdiği ve 1. Viyana kuşatmasının başarısız olması nedeniyle geri çekilirken çadırlarda çuvalların içerisinde bırakmış olduğu ''At kestaneleri'' başta saraydakiler, Viyanalı zenginler ve at sahiplerinin de dikkatini çekmiştir.

Osmanlı-Avusturya ilişkileri sırasında 1555 yılında Avusturya Arşidükü 1.Ferdinand'ın (Habsburg İmparatorluğunun) daimi temsilcisi olarak İstanbul'a gönderilen Ogier Ghiselin de Busbeck, İstanbul'da lale ve sümbül çiçeklerini görmüş ve bunların Avusturya'ya getirilmesini sağlamıştır. Ogier Ghiselin de Busbeck, ayrıca kendisinden sonra 1576 yılında göreve gelen Avusturya büyükelçisi David Ungnad Weissenwolf'a İstanbul'daki kırmızı çiçekli at kestanelerini tanıtmış ve kırmızı çiçekli at kestanesi fidanlarının Viyana'ya getirilmesini sağlamıştır. Ogier Ghiselin de Busbeck görevi sırasında İstanbul'a birlikte gittiği doktor Willem Quackelbeen ile at kestanlerini incelemiş ve at kestanelerinin sadece at yemi olarak değil, çeşitli hastalıklara da iyi geldiğini tespit etmiş, İstanbul'daki görevi sona erdiğinde ise Avusturya'ya dönerken bir miktar at kestanesi ve fidanlarını birlikte getirmiştir. 1573'ten 1588'e kadar Viyana'daki imparatorluk bahçelerinin başında bulunan tanınmış bir botanikçi ve bilim adamı olan Calolus Clusius, 1576'da İstanbul'dan hediye olarak gönderilen at kestanesi fidanlarının başarılı sonuçlar vermesi üzerine başta Avusturya olmak üzere önce Almanya, isviçre, Fransa ve tüm Avrupa'ya yayılan ''at kestanesinin'' atası olarak görülmüştür.

İşte bugün Avusturya ve hatta orta Avrupa'daki park ve bahçeleri, dağları, sokak ve caddeleri süsleyen; ilimde, bilimde, sağlık ve birçok kozmetik ürünlerinde, meyvesi, çiçeği, kabuğu ve tohumu merheminden-kremine kadar ilaç sanayinde kullanılan ''At kestaneleri''nin 15.yüzyılda Osmanlı'nın 1.Viyana kuşatması ile tanındığı, incelendiği ve yayıldığı anlaşılmaktadır. At kestaneleri ayrıca çiftliklerde koyun, kuzu ve keçilerin yemlerine de karıştırılmakta ve süt salgısının artmasına yardımcı olmaktadır. At kestanesi ağaçlarının eni 2 metre, boyu ise 30-40 metre arasındadır. İlaç sanayinde yüksek ateşin düşürülmesi, bağırsak, hemoroid tedavisinde, mesane sorunlarında, eklem ağrısı ve yumuşak doku şişliklerinin giderilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Ancak; bilim adamları at kestanesinin içerisinde ''Eskulin'' adında bir zehir içerdiği için insanlar tarafından tüketilmemesi gerektiği, tüketilmesi sonucunda ölümcül sonuçlara yol açabileceği bildirilmektedir. Bugünlerde park ve bahçelerde çocukları ''at kestanesi'' toplarken görebiliriz. At kestanesi zamanla çocukların da eğlenceli bir oyuncağı olmuş, bu arada Osmanlının Viyana kuşatmaları sırasında Avusturya'ya hatıra olarak kalmıştır. Avusturyalılar at kestanesine ''Rosskastanien'' demektedir. Sevgi ve saygılarımla.

Viyana.17.10.2024.mk.