Geçen hafta Avusturya'da mevcut koalisyonu kurtarma programı kapsamında açıklanan, topluma açık yerlerde vücudun tamamını örten burka yasağının yanı sıra, polis, hakim ve savcılara yönelik kısmi başörtüsü yasağının getirileceği bildirilmişti.
Peki o kadar sorun varken neden başörtüsü Avusturya'nın 2017 çalışma planında gündeme oturan konu oldu?
Biraz geçmişe gidersek konunun aslında sadece başörtüsü olmadığını, asıl meselenin belli bir kitlenin hassas noktalarına dokunmak ve o insanları belli bir sorunun içerisine çekmek olduğunu görmemek mümkün değildir.
SPÖ ve ÖVP'nin ülkede yaşayan müslümanlara karşı yürüttükleri politika karşısında oy kazanacaklarını hayal etmeleri yaptırımların seçimlere kadar devam edeceğini göstermektedir.
Aşırı sağcı parti FPÖ'den rol çalan SPÖ ve ÖVP'ye karşı ağzı açık kalan FPÖ artık gündeme dair söylem yapma gereği bile duymaz olurken; ''Biz bile bu kadarına cesaret edemezdik'' dercesine sessiz kalmayı tercih ettiler.
Başörtüsü siyasi simge değil, İslam dininin 1400 yıldır uygulanan emridir. Sadece Avusturya'da değil, dünyanın her yerindeki Müslüman kadınlar farklı biçimlerde de olsa başörtüsü kullanmaktadırlar.
Başörtüsünün bayanlara kocaları tarafından zorla taktırıldığını iddia eden ve yıllarca başörtüsünün çıkarılması yönünde çalışmalar yapan zihniyet, bu iddiası ile amacına ulaşamayınca Avusturya'nın her platformda dile getirdiği ve temel değerleri olduğunu iddia ettikleri insan hakları ve özgürlüğünü çiğnemeye bile cesaret ederek bir grup insanı inancının gereğini yapmasından dolayı cezalandırma yoluna gitmekte.
Çözüm odaklı bir girişim ancak konunun muhattapları ile istişare edilerek yapılır. Avusturya İslam cemaati (IGGIÖ) bu konunun muhattabı olarak tasarıya karşı çıkarken siyasilerin Avusturya'daki 600.000 müslümanın resmi temsilcisi olan bu kurumu muhattap almaması konunun sadece başörtüsü ve çözüm odaklı bir girişim olmadığı tezini daha net ortaya koymaktadır.
Bir insanın taraflı ya da tarafsız davranacağını kıyafetlerinden çıkarmak ne kadar doğru bir düşünce olur. İnsanların tarafsızlığını sağlayan şey, kıyafetleri değil, beyinleridir. Tarafsız davranacağı varsayılan bazı kesimler, aslına bakılırsa başörtülülere taraflı davranıp onları kariyerlerinden mahrum etmiyorlar mı? Asıl tarafsızlığı kendileri ihlal etmiyorlar mı?
Bu yasağın getirilmesi halinde sırası ile müslümanlara kısıtlamalar gelmesi ihtimali halk arasında tedirginliğe yol açmaktadır. Alalen ayrımcılık yasasına karşı bir tutum sergileyen siyasiler, siyasi çıkarlar uğruna malzeme olarak kullandıkları müslüman ve yabancıları toplumdan uzaklaştırmaktan başka birşey yapmadıklarının ne zaman farkına varacaklar? Son zamanlarda ırkçı saldırılar artmış ve bu saldırıların sorumlularının başında siyasiler gelmektedir.
Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sayın Kurz'un ayrımcılık içerikli, özgürlükleri kısıtlayıcı fikirlerinin arasında daha neler var merak ediyorum. Sizin entegrasyon anlayışınız birleştirmekten ziyade ayrımcılığa doğru gitmektedir, bunun farkına varın lütfen.
Avusturya'daki yaşayan müslümanları gözden çıkardığınız aşikar. Şunu unutmayın ki Müslümanlar bu ülkenin bir parçasıdır ve öylede kalacaklar. Siz de insan haklarına aykırı, ayrımcılık içerikli yasa tasarılarını yürürlüğe koyma çabası içerisinde olan bir entegrasyon bakanı olarak tarihe geçeceksiniz.
Tarih sosyal demokrat bir partinin de bu ayrımcılık içerikli yasa tasarılarına destek ve hatta ön planda olmasını da ayrı bir madde olarak yazacak ve dünya solcuları bu yaptırımı tarih kitaplarında okuyacaklar.
Ve son olarak aşırı sağcı parti olan FPÖ'ye açık yürekliliklerinden dolayı teşekkür ederim.
Bizi kandırmadıkları için, içlerindekileri ırkçılığı açık açık yüzümüze vurdukları için.
Seçim zamanı kermeslerimize gelip yalan da olsa yüzümüze gülüp oy istemedikleri için, derneklerimize gelmedikleri ve bizlere vaadlerde bulunmadıkları için, sizde bu ülkenin bir parçasısınız demedikleri için, ayrıca teşekkür ederim.
Selam ve dua ile...
Volkan Meral
Havadis.at İmtiyaz Sahibi