İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, Rafah'a yönelik ölümcül saldırıyı "trajik bir hata" olarak nitelendirmesi, hem insanlık adına bir utanç hem de uluslararası hukuk açısından kabul edilemez bir durumdur. Yıllardır süregelen İsrail-Filistin çatışmasında savunmasız Filistin halkının maruz kaldığı şiddet ve zulüm, bu açıklamayla bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Netanyahu'nun bu hatayı kabul etmesi, maalesef sorunun çözümüne dair herhangi bir umut ışığı taşımamaktadır. Bugüne kadar yapılan katliamların ve insan hakları ihlallerinin ardından, bu olayın "hata" olarak adlandırılması, hem mağdurların acısını hafife almakta hem de sorumluluğun üstlenilmesinden kaçınıldığını göstermektedir. Bu, sadece Filistin halkının değil, tüm dünyanın vicdanını yaralayan bir durumdur.
Savunmasız halka yönelik yapılan bu saldırılar, uluslararası toplumun ve insan hakları savunucularının yoğun tepkisine neden olmuştur. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri, İsrail'in bu tür eylemlerine son vermesi gerektiğini defalarca vurgulamış ve Gazze'deki insani krize dikkat çekmiştir. Ne yazık ki, İsrail hükümeti bu çağrılara kulak asmamakta ve operasyonlarını sürdürmektedir.
Filistin halkının maruz kaldığı bu zulüm, yalnızca fiziksel bir yıkımı değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir travmayı da beraberinde getirmektedir. Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar, her gün savaşın acımasız yüzüyle karşı karşıya kalmakta ve geleceğe dair umutlarını yitirmektedirler. Bu durum, barışa ve adalete olan inancı zedelemekte, bölgedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirmektedir.
Netanyahu'nun "tam zafer" hedefi, aslında barışa giden yolu tıkamaktadır. İsrail'in güvenliği bahanesiyle yapılan bu tür saldırılar, çözümden çok çatışmayı körüklemekte ve yeni düşmanlıklar yaratmaktadır. Gerçek bir barış, ancak her iki tarafın da haklarına saygı gösterilerek ve adil bir çözüm arayışıyla mümkün olabilir.
Sonuç olarak, İsrail'in savunmasız Filistin halkına yönelik bu tür katliamlarına derhal son vermesi gerekmektedir. Uluslararası toplum, bu konuda daha etkin bir rol oynamalı ve İsrail'i insan haklarına saygı göstermeye zorlamalıdır. Netanyahu'nun hatasını kabul etmesi, yapılan zulmün boyutlarını küçümsemez ve adaleti sağlamak için atılması gereken adımların gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Artık yeter, bu katliamlar durmalı ve barış için gerçek adımlar atılmalıdır.
Selma ve dua ile
Volkan Meral