Türkiye den Avrupa'ya göç adı altında, bir traktör parası biriktirip gitmeyi planlayandan ev alıp gitme planları yapanlara kadar birçok yaşam hikayesi yazılıp çizildi. Ben bu yazımda Avrupanın sanayileşme yolunda işgücüne desteği olduğu yıllarda gelen veya davet edilen Türk halkına karşı yıllar sonra yaptıkları eleştirilere ve kabullenme evresinde bizim ve yerli halkın tutumuna deyinmek istiyorum.
Son yıllarda Avrupa'ya göç etmiş diğer ülke vatandaşları ile yıllar önce Avrupa'ya gelmiş Türklerin karşılaştırılmalarına şahit oluyorum.
Örnek olarak dil sorununu verebilirim. 30-40 yıldır Avrupa'da yaşayıpta yaşadığı ülkenin dilini tam anlamıyla öğrenememiş insanlarla son yıllarda Avrupa'ya gelmiş ve dil kurslarına gitmiş diğer insanları aynı kefeye koymalarına bir anlam veremiyorum.
Ben yaşanılan ülkenin dilinin muhakkak öğrenilmesi taraftarıyım, lakin; yıllar önce gelen bu topluma 'Sadece çalış yeter' deyip çalışmaktan başını kaldıramayan bu topluma elli yıl sonra sen hala buranın dilini tam anlamıyla konuşamıyorsun diye eleştiride bulunmak abes geliyor bana.
Sanayileşme yolunda ihtiyacın olan bu insanları o zamanın şartları ile çalıştıracaksın ve sanayileşme projelerin tamamlandıktan sonra emekliliğine beş sene kalmış bu insanlara; 'İş yerinde Tükçe konuşma, dilimizi öğren' diyeceksin. Aklınız başınıza yeni mi geldi?
Günümüzde Avrupa'ya yeni gelen insanlara dil kursu mecburiyeti koyuldu ve dil sorunu bir nebze de olsa aşıldı. Ama bu kişilerle yıllar önce gelen kişileri aynı kefeye koyamazsınız. Hatta gelişmenizde size destek olan bu insanları onore etmeniz gerekir. Bu insanların çoğu işçi olarak davet edildi, ülkelerinden kaçıp gelmediler.
50 yıldır Avrupa toplumunun içinde yaşayan Türk toplumu ne hikmetse bir türlü kabullenilemedi. Bu sorunun cevabı çok açık aslında ama cevabı bir Avrupalının vermesini isterim ve ne tür bir cevap verecek merakta etmiyor değilim.
Müslümanlar terörist mi?
Bizimde bu kabullenememede payımız yok mu, tabiki var. Yaşadığımız ülkede sadece çalışmayı planlamak bu tür sorunları beraberinde getirdi. Ne ülkenin dilini öğrenmeye gayret ettik, ne siyasetini takip ettik, ne de sosyal alanlarda beraber olduk. Avrupalı bunu düşünemedi, aralarına almadılar ama bizler de gayret etmeliydik. Bugün Avrupalının içinde özünü kaybetmeden kendimizi karşılıklı kabullendirmiş olsaydık 35 yıl beraber çalıştığınız yerli iş arkadaşınız son yaşanan olayların ardından size 'Müslümanlar terörist mi' sorusunu yöneltmemiş olurdu.
Biz daha yıllardır tartışılan konuları çözememişken son zamanlarda yaşanan olaylar müslüman toplumu üzerindeki ön yargıyı da arttırmış durumda. Terör belası masum insanların canlarına kıymakla beraber algı operasyonu yapıp müslümanlara da ön yargıyla bakılmasını beraberinde getiriyor.
Allah'tan bu terör belasının hedeflerine ulaşmamalarını dilerim. Dünya büyük bir sınavdan geçiyor. Bu sınavı canları ile ödeyen masum insanların hesabının sorulacağı günü iple çekiyorum.
Allah emellerine ulaştırmasın.
Selam ve dua ile
Volkan Meral