Viyana Ekonomi Üniversitesi’nden göç araştırmacısı Judith Kohlenberger, Başbakan Christian Stocker’in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin göç alanında yeniden yorumlanmasına yönelik çağrısını sert sözlerle eleştirdi. Kohlenberger, Stocker’i "tarih bilincinden uzak" olmakla suçladı.
Amaç: Suçlu Yabancıların Daha Kolay Sınır Dışı Edilmesi
Avrupa Birliği ülkeleri arasında Danimarka ve İtalya’nın öncülük ettiği girişime dokuz ülke katıldı. Bu girişimde, suç işlemiş yabancıların daha kolay sınır dışı edilebilmesi için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yeniden yorumlanması talep ediliyor. Stocker’in bu mektubu imzalaması kamuoyunda eleştirilere neden oldu.
“Bu Sözleşme Sadece Mültecileri Korumaz”
Kohlenberger, sınır dışı kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nedeniyle değil, esas olarak “uygulamada yaşanan zorluklar” nedeniyle gerçekleşmediğini belirtti. “Bu sözleşme yalnızca mültecilere değil, hepimize güvence sağlar. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından edinilen acı tecrübelerle oluşturuldu. 80 yıl sonra bu kazanımı sorgulamak tarih bilincinden uzak bir yaklaşımdır,” dedi.
Zorunlu Uyum Programı: “Hem Olumlu Hem Soru İşaretli”
Hükûmetin açıkladığı yeni zorunlu uyum programına da değinen Kohlenberger, beş üzerinden 2,5 puan verdiğini söyledi. Almanca öğrenme, çalışmaya yönlendirme ve yasa kurallarına uyum gibi hedeflerin yeni olmadığını, zaten yıllardır uygulandığını vurguladı.
Ayrıca, yaptığı araştırmalarda birçok mültecinin bu hedeflere kendisinin ulaşmak istediğini belirttiğini ekledi: “Yeni gelen insanlar mümkün olan en kısa sürede işe başlamak, Almanca öğrenmek ve toplumun bir parçası olmak istiyor.”
Bireysel Destek Uygulaması Olumlu Karşılandı
Kohlenberger, her katılımcıya sürecin başından sonuna kadar eşlik edecek sabit bir görevlinin atanmasını olumlu bulduğunu belirtti. Kurumlar arası veri paylaşımının da güçlendirilmesini desteklediğini söyledi.
Ancak kurallara uymayanlara yönelik yaptırım ve ceza uygulamalarında açık noktalar olduğunu belirten uzman, “Uyumdan kaçınma” kavramının nasıl ölçüleceğinin belirsizliğine dikkat çekti. Bu tür başarısızlıkların çoğu zaman isteksizlikten değil, öğrenme güçlüğü gibi bireysel ya da sistemsel nedenlerden kaynaklandığını ifade etti.
“Baskıyla Değil, Destekle İlerlenmeli”
Özellikle Afgan kadınları örnek gösteren Kohlenberger, “Hayatlarında hiç okula gitmemiş kişiler için dil öğrenmek çok büyük bir çaba gerektiriyor. Üzerlerindeki baskıyı artırmak çözüm değil,” diyerek daha bireysel çözümlere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Sosyal Sorunlar Kültürel Sorunlara Dönüştürülmemeli
Devletten yüksek yardım alan büyük bir Suriyeli ailenin kamuoyunda tepki toplamasına da değinen Kohlenberger, bu tür vakaların “istisnai” olduğunu söyledi. Bu tartışmanın toplumsal destek sistemine dair bir konu olduğunu belirterek, “Bunlar uyum değil, sosyal konulardır. Ancak bu gibi olaylar göçmenlikle, kültürle ve etnik kimlikle ilişkilendirilerek başka bir yöne çekiliyor,” dedi.
Copyright © www.havadis.at. Tüm Hakları Saklıdır. Havadis.at yayımladığı haber, fotoğraf ve görüntü ile internet ve wap için oluşturduğu her türlü bilgi, havadis.at yönetiminin izini olmadan hiçbir şekilde kullanılamaz.