Yıllık izinlerini geçirmek için Vorarlberg'ten Türkiye'ye izine giden Gökşen ailesi akıl almaz bir şekilde mağdur oldu. Konu ile ilgili havadis.at ile irtibata geçen baba Enes Gökşen, yaşadıkları süreci anlatırken o anları adeta bir kez daha yaşadı. Enes Gökşen: 'Ailecek çok zor bir zaman geçirdik. Anamızdan emdiğimiz süt adeta burnumuzdan geldi. Bizim yaşadıklarımızı kimse yaşamasın ve bizim başımıza gelen olay vatandaşlara ibret olsun diye sizlerle irtibata geçme ihtiyacı duyduk' dedi. 

Baba Enes Gökşen yaşadıkları süreci şu şekilde anlattı: 'İzin öncesi oğlum Ayaz Saadettin Avusturya'da sol elinin serçe parmağını sandalyeye sıkştırıdı. Sıkşma esnasında parmağın ucu koptu. Oğlumu acil olarak Bregenz hastanesine götürdüm. Yapılan müdahelenin ardından oğlumun parmağını özel bir bantla sardılar ve üç hafta boyunca açılmaması gerektiğini söylediler. Bu şekilde, karayolundan özel aracımız ile memleketimiz Aksaray'a gitmek için yola çıktık. Ne yolculuk esnasında nede bir haftalık memleket ziyaretimizde oğlumun her hangi bir ağrı yada şikayeti olmadı. Akabinde ailecek Antalya'da bir haftalık tatil için yola çıktık. Antalya'ya vardığımızda eşim oğlumun bandajını değiştirmek istedi. O esnada eşim oğlumuzun parmağının normal olmadığını ve acilen bir doktora göstermemiz gerektiğini söyledi. Acilen Antalya Manavgat'ta bulunan Özel Akdeniz Hastanesine gittik. Çocuğu muayene eden Doktor bize, geç kaldığımızı ve parmağın kangren olduğunu ve en geç bir iki güne kadar parmağın kesilmesi gerektiğini söyledi. Eşim ve ben o anda adeta şok olduk. İlk etapta ne yapacağımızı bilemedik. Şoku üzerimden atar atmaz Avusturya Bregenz deki hastaneyi arıyarak durumu anlattık. Bregenz hastanesindeki doktor böyle bir şey olamayacağını, zira kendilerinin tedavi ettikleri parmağın kesinlikle kesilmesi gerekecek bir durumda olmadığını, eğer imkanımız varsa hemen gelmemizi söyledi. Acil olarak apar topar uçak bileti ayarladım ve ailem ile aracımızı Antalya'da bırakarak Avusturya'ya döndük. Bregenz hastanesine giderek oğlumun parmağını gösterdik doktora. Doktor durumun gayet normal olduğunu ve parmağın çok güzel bir şekilde iyişlemekte olduğun söyledi. Hastaneden ayrıldık ve aracımızın Türkiye'de kaldığı için tekrar Antalya'ya dönmemiz gerekti. Avusturya'dan ayrılmadan önce, bağlı bulunduğumuz Avusutuya sosyal sigorta kurumu Türkiye deki hastanenin raporlarını getirmemizi istedi. Antalya'da söz konusu hastaneye giderek raporları istedim ve durumu anlattım. Ne yazıkki hastane raporları vermek istemedi ve bizi oyalayarak geçiştirmek istedi. Uzun uğraşlar sonrası, durumu hastanenin başhekimine bildireceğimi söylemem ile raporları ancak alabildik. Hastaneden ayrıldıktan sonra memlekte geri döndük ve Avusturya'ya dönüş hazırlığına başladık. Burada aracımıza ceza kesildiğini, zira araç ile ülkeye giriş yaptıktan sonra aracı Türkiye'de bırakarak ülkeden uçak ile çıkış yapamayacağımızı söylediler. Yaşadığımız süreci ve acilen ülkeden ayrıldığımızı, elimizde belgeler olduğunu söylememize rağmen bize yardımcı olamayacaklarını, prosedürün bu şkilde olduğunu belirttiler. Aracın Kapıkule'den çıkış yapabilmesi için söz konusu cezanın ödenmesi gerektiğini söylediler. Aracın ruhsatını alıp kontrol ettiler. Kanuna göre aracın değerinin dörtte birini ceza olarak ödemememiz gerekiyormuş. Aracıma 500 milyar değer biçtiler. Oysaki uçak ile Avusturya'ya acil olarak gelirken gümrük memuruna aracın Türkiye'de kalması sıkıntı olurmu diye sorduğumuzda herhangi bir sıkıntı olmayacağı söylenmişti. Gümrükteki memur ise şimdi çıkış yapmadan önce taahütname almamız gerektğini söyledi. Yaşadığımız süreç bizi ailecek derinden etkiledi. Çocuğumuzun parmağınamı yanalım, ödediğimiz uçak biletlerinemi, tatilimizin mahfolduğunamı bilemedik. Allah kimseye böyle bir durum yaşatmasın. Bir Doktorun yanlış tutumu nedeniyle başımıza gelmeyen kalmadı' dedi. 

Copyright ©  www.havadis.at. Tüm Hakları Saklıdır. Havadis.at yayımladığı haber, fotoğraf ve görüntü ile internet ve wap için oluşturduğu her türlü bilgi, havadis.at yönetiminin izini olmadan hiçbir şekilde kullanılamaz.