muammer.kelesoglu @ yahoo.com

1.Bölüm)

Değerli dostlar. Avusturya'da yaşayan Türklerin unutulan isteklerini Türk ve Avusturya makamlarına hatırlatmak üzere 3 bölüm halinde tekrar kısaca yazacağım.

1) Avusturya'daki Müslüman toplum dini bayramlarımızın resmen kabul edilmesini ve en azından dini bayramlarımızın birinci günlerinin ''camilerde toplu olarak bayram namazlarının kılınabilmesini ve insanların toplu olarak camilerde bayramlaşma yapabilmesinin sağlanması için'' izinli'' sayılmalarının kabul edilmesini beklemektedirler. Avusturya'da 350 bini Türk ve Türk kökenli olmak üzere toplamda 900 bine yakın İslam dinine mensup insanlar yaşamakta olup, çoğunluğu Avusturya vatandaşıdır. Avusturya İslam dinini 1912 yılında resmen kabul etmiş olup Avusturya'daki Müslüman toplum bir kamu kuruluşu olan ''Avusturya İslam Cemaati/ İGGÖ'' tarafından'' resmen temsil edilmektedir. Bunun yanında Avusturya devleti ülke genelinde cami derneklerinin açılmasına izin vermekte, bu derneklere din görevlisi tayin edilmekte, liselerde İslam dini dersleri verilmekte ve bu okullara islam dersi öğretmeni tayin edilmektedir. Avusturya'da Katolik'lerden sonra çoğunluk olarak 2. sırada bulunan İslam dinine mensup insanlar, Avusturya devletinden dini bayramlarımızın resmen tanınmasını beklenmektedir. Zira dini bayramlarımız hafta ortasına rastladığı zamanlar insanlar iş yerlerinden izin alamadıklarından dolayı ya bayram namazına gidememekte yada zor şartlarda bayramlaşabilmektedir.

2) Huzurevi konusu; Avusturya'da yaşayan 1 nesil, hatta 2.nesil insanlar yaşlanmış olup emekli oldukları halde çeşitli nedenlerle veya özel nedenlerle (eşini kaybetmiş olmak, yalnızlık, hastalık, sahipsizlik, ekonomik vs.) ülkelerine geri dönememektedir. Bu durumdaki insanlarımızın çoğu yardıma ve bakıma muhtaçtır. Ülkelerine geri dönemeyen ve çoğu tek kalan bu kişiler ya pansiyon odalarında ya da bakımsız ve kötü şartlardaki odalarında yaşam mücadelesi vermektedirler. Bu insanlara bir vefa borcumuz olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle; Avusturya'da Türklerin yoğun olarak bulundukları bölgelerde Türkiye Cumhuriyeti ve Avusturya devletinin maddi ve manevi desteği ile, ortaklaşa olarak vatandaşlarımızın kendi dilini konuşabileceği, aralarında sohbet edebileceği, Türkçe televizyon kanallarını izleyebileceği, alışkın oldukları kendi yemeklerini yiyebileceği, ibadet yapabileceği, sağlık hizmeti alabileceği ve güvenle kalabileceği bir veya iki tane huzurevi, yaşlı ve bakımevi kurulmalıdır. Unutmayın ki bir gün herkes yaşlanacaktır.!

3) Kesin dönüş yapanların durumu; Avusturya ikamet yasalarına göre 12 ay boyunca sürekli olarak Avusturya dışında kalan ve Türkiye'ye kesin dönüş yapan vatandaşlarımız bu yasalar nedeniyle Avusturya'ya geri dönememekte, çocuklarını, torunlarını ve yakınlarını ziyaret edememekte ve hatta Türkiye'deki havalimanlarında uçağa dahi alınmamakta ve geri çevrilmektedirler. Bu durumdaki vatandaşlarımızın Türkiye'deki Avusturya konsolosluklarına müracaat etmeleri ve vize almaları istenmektedir. Avusturya'da yıllarca çalışarak emek vermiş ve sonunda bu ülkeden emekli olmuş ve ülkelerine geri dönmüş vatandaşlarımıza yapılan bu davranış büyük bir vefasızlıktır. Bu konuda hiç olmazsa Avusturya'dan emekli olmuş vatandaşlarımıza bir kolaylık sağlanmalı ve hatta tekrar Avusturya'ya geri dönmek ve yerleşmek isteyen vatandaşlarımıza oturma izni tekrar verilmelidir. Ayrıca; Eş, çocuk, akraba ve yakınlarının davetlerinde de vize müracaatları kolaylaştırılmalıdır.

4) İslamofobi ve Yabancı düşmanlığı; Bir ülkede toplumsal barış ve huzurun sağlanabilmesi o ülkedeki insanların birbirine karşı dil, din, ırk, renk, cins ayırımı yapmadan ve anlayışla karşılanması ile mümkündür. Cami derneklerine yapılan çirkin saldırılar, karalayıcı duvar yazıları, türbanlı bayanlara iş ararken yapılan haksızlıklar, basında yer alan islam karşıtı kasıtlı ve aleyhte yayınlar vs. huzurun sağlanmasını engellemektedir. Bu konuda Avusturya devletine büyük görevler düşmektedir. Okul kitaplarında, Avusturya televizyon ve gazetelerinde, evlerde ve iş yerlerinde bu konuda pozitif yayın, konuşma ve proğramlar yapılmalıdır. Unutmayın ki bir toplumda hoşgörü ve birlik olmadan bir ülkede huzur olmaz. Bunu sağlamak için de ülkede yaşayan herkese bir görev ve sorumluluk düşmektedir. (2.bölüm devam edecek)

Sevgi ve saygılarımla, Viyana. 08.10.2025. mk.