15 Temmuz darbe kalkışması sonrası Türkiye ve Avrupa arasında sıcak bir gündem oluşmuş durumda. Uzun yıllardır Avrupa'da yaşamış, Avrupa toplumunu iyi tanıyan AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanı Mustafa Yeneroğlu ile gündeme dair özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Havadis Haber: Türkiye'de gerçekleştirilen darbe girişimi sonrası Avusturya başta olmak üzere Avrupa'nın tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mustafa Yeneroğlu: 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası Türkiye ile ilgili Avrupa kamuoyunun genelinde yer alan yorumlarda askeri darbe girişimine karşı verilen demokrasi mücadelesinin, çarpık bir bakış açısıyla adeta demokrasinin aleyhinde bir gelişme olarak işlendiğini gördük. Hatta yaşananlar Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine bir sonuç doğurduğu gerekçesiyle, darbe teşebbüsünün bir kurgu; “tiyatro” olabileceği dahi dillendirildi. Erdoğan karşıtlığını önceleyerek, Türkiye’ye yönelik olumsuz bir imaj inşası peşinde olunduğuna şahit olduk. Darbe girişimine karşı koymak için meydanlara dökülen milyonlarca vatandaş hakkında negatif bir temsil oluşturulmaya çalışıldı. 240’ın üzerinde şehit verdik, 2 bin 200'e yakın gazimiz var, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı. Odaklanılması gereken bu vahim tablonun olgusal gerçekliğiyken, askeri darbe tehdidi göz ardı edildi. Medya organlarının ekseriyetine baktığımızda yaşanan süreçte dolaşıma sokulan yorumların tarafsız habercilik anlayışından uzak bir refleksle geliştirildiğini gördük. Örneğin Avusturya’nın önde gelen gazetelerinden olan ve akademi dünyasına hitap eden bir kontekste kendini konumlandıran Der Standard gazetesinde dâhi tersyüz edilmiş yorumlarla karşılaştık. Tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine kurgulanan bu dil ve söylemin bağımsızlık ilkesinden uzak olduğunu ve ideolojik bir takım kaygılardan beslendiğini ifade edebiliriz.
Havadis Haber: Bildiğiniz gibi yakın zaman içerisinde Avusturya'da cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak, Türkiye karşıtı yorum ve söylemler partilerin seçim stratejisi olarak değerlendirilebilir mi?
Mustafa Yeneroğlu: Kesinlikle, gerek siyaset sahnesindeki aktörlerin gerekse medyanın Türkiye’ye yönelik açıklamalarını ne Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ne de Avrupa’da aşırı sağın yükselişinden bağımsız değerlendiremeyiz. Ekonomik krizin ve Suriyeli mülteciler meselesinin tetiklediği sosyal korkular hali hazırda yükselişte olan ırkçı siyasi dalgayı sürekli besliyor. Bu bağlamda kendilerini sosyal demokrat olarak konumlandıran siyasi partilerin dahi oy devşirme amaçlı aşırı sağ söylemlere kaydıklarına şahit oluyoruz. İşte aşırı sağcı söylemin merkeze taşınmasının tehlikesi de tam olarak burada yatıyor. Avrupa siyasetinin geneline yansıyan bu ucuz popülist söylemler, yalnızca devletlerarası ilişkileri olumsuz etkilemekle kalmıyor; Avrupa Birliği’nin bizatihi kendi öz değerlerini de tehdit ediyor.
Havadis Haber: Bu konu çerçevesinde “Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri durdurulsun" açıklaması yapılmıştı. Sizce bu gerçekleşir mi?
Mustafa Yeneroğlu: İhtimal vermiyorum. Avrupa Birliği ile aramızda çok boyutlu ve derin bir ilişki söz konusu. Ayrıca Türkiye bölgesindeki iç savaşlara hatta darbe kalkışmasına rağmen siyasi ve ekonomik bir istikrar adası olarak kalmayı başarmış bir ülkedir. Dolayısıyla Avrupa Birliği açısından anahtar ülke konumundadır. Öte yandan Türkiye’nin sahip olduğu enerji kaynakları ve ekonomik potansiyeli göz önüne aldığımızda Türkiye - Avrupa Birliği ilişkisinin seyrini belirleyecek olan Türkiye’nin tavrıdır.
Havadis Haber: Son olarak Avrupa'da 50 yıldır yaşayan Türk ve Türk asıllı insanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Mustafa Yeneroğlu: Dört nesildir Avrupa’da bulunan Türkiye kökenli göç topluluğunun hayatın pek çok alanında elde ettikleri kazanımların bir takım siyasi çalkantılar nedeniyle kaybedilmemesi önemlidir. Bu bağlamda Türkiye kökenli insanlarımızın gündelik hayat içerisinde geliştirecekleri aktif iletişim süreçleri hem Türkiye’ye yönelik Avrupa kamuoyuna yansıyan çarpıtılmış söylemlerin çürütülmesine hem de önyargıların kırılmasına vesile olur. Kamuoyuna yansıyan tüm ötekileştirici söylemlere rağmen temelinde empati ve çok kültürlülük barındıran bir dile sahip olunmalı. Bunun ötesinde STK’larımız da sivil ve eleştirel bir duruşu tercih etmeli ve kendi önceliklerini unutmamalılar.
Haber : Volkan Meral / Havadis.at Özel haber
Copyright © www.havadis.at. Tüm Hakları Saklıdır. Havadis.at yayımladığı haber, fotoğraf ve görüntü ile internet ve wap için oluşturduğu her türlü bilgi, havadis.at yönetiminin izini olmadan hiçbir şekilde kullanılamaz.