Üzülerek söylüyorum ki çoğumuz hayatımızı gereksiz bir şekilde endişe ve üzüntü içinde geçiriyoruz, oysaki bu negatif duygulardan kısmen kurtulmak, mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmek çokta zor değil.
Öyle diyorsunuz da yapmak o kadar kolay değil ki diyeceksiniz, evet doğrudur, hele bu yaşadığımız düzende endişelenmemek mümkün değilki...Hayatta zaten düz bir çizgi gibi değil, iniş ve çıkışlarla dolu…
Yalnız şunu iyi bilmemiz lazımki, zihin ve beden birbiri ile çok yakından bağlantılıdır, onun için aşırı derecede endişelenmek insanı fiziksel olarakta hasta edebilir, ama maalesef, çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Bugün hastane yataklarının çoğu hayal kırıklığı, stres, üzüntü, sıkıntı, dert, tasa, endişe ve umutsuzluk gibi ruhsal sıkıntılarından dolayı hastalanan insanlar tarafından işgal ediliyor.
Endişelenmek bir zaman kaybıdır ve sorunları çözmez, çünkü endişelenmek sallanan bir sandalye gibidir, size oyalanacak bir şey verir ama sizi hiçbir yere götürmez, aksine düşüncelerimizi bulanıklaştırır ve enerjimizi tüketir.
Endişelenmeyi bırakıp daha verimli yaşamaya başlamanın üç yolu:
1. Endişenizi Analiz Edin.
Durumu detaylı bir şekilde inceleyip, en kötü olasılığın ne olduğunu araştırın, kendinize neden endişeleniyorum ve bununla ilgili ne yapabilirim sorularını sorun, endişenizi ayrıntılı olarak açıklayın, daha sonra yapabileceğiniz en az üç eylemi yazın. Hangi eylem tarzının en yüksek pozitif sonuç olasılığına sahip olduğunu belirleyin, emin değilseniz, beş dakika boyunca herhangi birini seçerek devam edin ve ne kadar çok eylemde bulunursanız, endişe o kadar çabuk kaybolur.
2. En Kötüsünü Kabul Edin, Sonra onu İyileştirin.
Kendinizi en kötü olasılığa karşı hazırlayın demektir. Endişelenmenin en kötü özelliklerinden biri, konsantre olma yeteneğimizi yok etmesidir, eğer kendimizi en kötüsüyle yüzleşmeye ve bunu zihinsel olarak kabul etmeye zorladığımızda tüm bu belirsiz hayaller ortadan kalkar ve kendimizi konsantre olacak bir seviyeye getiririz.
3.Endişenizi Bölümlere Ayırın.
Sakince zararı azaltmanın yollarını aramak demektir. Bir geminin kaptanı olduğunuzu hayal edin, geminin bir kısmı sular altında ve batmak üzere, su geçirmez kapıları olan bir bölüme geçip ve bütün kapıları kapatırsanız geminin batmasını önleyebilirsiniz.
Bu benzetmeyi hayatınıza uygulayın, kendi geminizin kaptanı olduğunuzu, dünün pişmanlığını ve yarının endişelerini ortadan kaldıran bir düğmeye basarak gün boyu dar bir bölmede yaşamanıza izin verdiğinizi hayal edin. Her sabah uyanın ve her günün yeni bir hayat olduğunu hayal edin, dün gece uyuduğunuzda eski halinizin pişmanlıklarla öldüğünü ve bugün temiz bir sayfam var diyerek uyanın. Yarına hazırlanmanın mümkün olan en iyi yolu, tüm zekanıza ve tüm bilginize konsantre olmaktır.
SON OLARAK.....
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kendinize ben de yetenekliyim deyin ve zamanınızı başkalarına benzeyerek ve imrenerek geçirmeyin. Kendinizi keşfedin ve kendiniz olun. Günlük sorunlarınıza üzülüp endişelenmeyin, onun yerine sahip olduklarınıza şükredin. Nedendir bilmiyorum ama, sahip olduklarımızı çok az, sahip olamadıklarımızı çok daha fazla düşünüyoruz. Hani insan, “kendime güzel bir ayakkabı alamadığım için çok üzülürken, ayakları olmayan birini görünce de kendimden utandım” diyor ya... İşte o hesap...Öyle olmayın…
Dr. Vedat Özgürel